İnternet müzik yazıları ortamında gezinirken ekranıma takılan bir yazı dikkatimi çekti. Doğal akıcı diliyle yazılmış olmasından öte bir  bayan Türk müzik akademik öğretim üyesinin Türkiye’yi temsilen Uluslararası ud festivaline ud icracısı olarak katılması çok ilginçti. Kendilerini tanımamakla birlikte bir Arab Ülkesinde düzenlenen uluslararası festivalde yer alma başarısını göstermiş olmasını sizlere sunmak gerekiyordu. İşte Gazi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Gülçin Yahya Kaçar’ın an-an yaşattığı ve adeta gezgin üslubunda kaleme aldığı  sanat yolculuğu: devamı »



Bu yazıyı ilgisini çekip de okumaya başlayan hemen herkes, gerek geleneksel Türk, gerekse çoksesli uluslararası sanat müziği(*) koltuk konserlerinde hiç olmayacak yerde, seslendirici ve izleyici konsantrasyonunu bozan cılız alkış seslerine tanık olmuştur. Bu duruma oda müziği veya senfonik müzik konserlerinde eserin bölüm arasında, geleneksel Türk müziği konserlerinde ise şarkı-türkü arasında tanık olunmaktadır. devamı »



Eskiden müzik fikir alışverişleri, eleştiriler, tartışmalar topu topu bir-iki müzik dergisinde yapılırdı. Şimdi İnternet ortamında gerçekleştiriliyor…
Aşağıda aktardığımız görüş sahiplerinin tümü Türk çoksesli müziğinin yetkin uğraşanları. Bu görüşlere  müzik kurumlarımız üst düzey yöneticilerinin şöyle bir bakmaları  yeterli gelmiyecektir…

devamı »



Hemen hemen çeyrek yüzyıldır popüler müzik hayatımızda ortaya çıkan “kimin sanatçı olup kimin olmadığı, neyin sanat neyin olmadığı tartışmalarıyla, önceden kendini…, kendi yaptığını-ürettiklerini…” sanat birikimi sığ olmasından dolayı hemencecik dünyanın en büyük sanat olayı diye benimseyiveren sanatçı kopyaları, şimdilerde birer kötü kopya olduklarının psikolojik gerçekliğine vardılar. Bu da onları kaliteli bir şeyler yapmak uğruna üretimsizliğe götürdü…

devamı »


Musiki Dergisi 1. Ayında Sizlerle…

Eklenme Tarihi : 07 Tem 2007 | Kategori: Anma Yazıları


Musiki Dergisi müziğimizdeki düşünsel yaklaşımları ve araştırmaları yayınlamayı ilke edinmiş bir ses olarak aranızda varolmanın onurunu yaşıyor…
İnanıyoruz ki bu ses, aylar-yıllar geçtikçe daha da güçlenecek.
Türk müziğindeki bakış açılarının çeşitliliğinin bilincinde olan Musiki Dergisi, bu görüş ve bakış açılarını sayfalarında okuyucularına tarafsız olarak yansıtmayı amaç edinmiştir.
Çünkü, hepimiz annemizin ninnisinin sesine doğduk…

devamı »



Orkestra Dergisi’nin 253. sayısında sayın Ayhan Sarı’nın “Cumhuriyetimiz ve Geleneksel Türk Sanat Müziği” konulu bir yazısı çıktı. Bu türün yetkin mensubu olduğu anlaşılan sayın Sarı, büyük gerçekçilikle bizim yıllardır belirttiğimiz problemleri, başta “takım tutma” psikozuna kapılmadan tam bir gerçekçilikle tanımlamakta, eksikleri o kesimde az görünür tarafsızlık ve samimiyetle sergilemektedir… devamı »



Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne geçen süreç içerisinde değişmeyen hemen hiçbir olgu yok gibi. Şöyle bir bakıldığında kısa gibi görünen sürecin içeriği ve uygulamaları dikkate alındığında, hiç de kısa olmadığının farkına varıyor insan. Geçen bu kısa zamana sığdırılan uygulamalar, tabii ki beraberinde tartışmaları da getirdi. Ama gelişim ufukları ulu önder büyük önder ATATÜRK’ün çizdiği yol doğrultusunda kendini göstermeye başlamıştı. Tıpkı “şu zaman da geçmek bilmiyor” dedirtircesine… devamı »



Kimi yazılar vardır, üzerinden yıllar geçse bile okunduğunda güncel bir şeyler bulmak mümkündür. İşte İto ULRİCH’in Ağustos 1969 tarih, 249 sayılı Musiki Mecmuası’nda kaleme aldığı yazı:
Hem günümüzün amatör müzik dünyasına ışık tutuyor, hem de geçmişin naif nostaljisinden anekdotlar aktarıyor…

devamı »



Yıllardır açılmaya çalışılan ama anahtarı kaybedilmiş geleneksel zincirlerin üzerindeki asma kilidin açma yuvasına anahtar uydurma çabaları, “tıpkı Keloğlan hikayelerindeki kralın bir türlü uyanmayan kızını uyandıracak olan kişiyi damadı yapacağını, ama uyandıramıyanın kellesini uçuracağı” şeklinde gelişen hikayeye benzemeye başladı. Bu anahtar uydurma hikayesi gerek bilimsel heves, gerekse ekmek teknesi olarak bir çok müzik uğraşanımızın aktif müzik bilim dünyasını pasif bir hale dönüştürmüştür. devamı »



Eleştirel yaklaşıma örnek olarak, Yakın tarihimizden aldığımız bugünkü yazı, günümüzde halen genel uygulamada kabul gören Arel-Ezgi-Uzdilek GTSM sisteminin oluşturucularından biri olan Salih Murad Uzdilek’in (1891-1967) aşağıda ismi anılan kitabının yayınından sonra Ekrem Karadeniz’in (1904-81) gazetelerde eleştiri içerikli yazılar yazması üzerine verilen karşı cevabı içeriyor. İlginç bulacağınızı umduğumuz Nisan 1948 tarihli Türk Musikisi Dergisi’nin 6. Sayısı’nda yayınlanan yazıyı bugünlere örnek ve de başlangıç verisi olması açısından aktarıyoruz: devamı »



  “Özel sektör müzik grup-topluluklarının kurulması her yıl yüzlerce mezun verir duruma gelen müzik okullarımızı bitiren gençlerimizin işsizlik derdine çare olacaktır. Söz konusu kuruluşların profesyonel, yani maaşlı müzisyen-sanatçılardan oluşan bir müzik topluluğu kurmalarının yasal bir zorunluluk haline gelip gelmemesi, teşvik edilip edilmemesi ve bu uygulamanın hangi yönetmelikle yürütüleceği tartışmalarının başlamasında yegane işlev ve sorumluluk önce bizlere, sonra politikacılarımıza düşmektedir.”

devamı »



Toplumsal müzik hayatımızdan tarihi bir kesit sunmak istiyoruz bu yazımızda.

İster nostaljik, ister ders alınması gereken hoş bir sada, ister İstanbul müzik efendilerini günümüzde saygıyla anmak açısından…

On’lar da bir zamanlar vardılar…

devamı »



Kültür ve Turizm Bakanlığı, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu 2007 sanat sezonunu 27 Haziran 2007, Çarşamba günü, İzmir Kültür,Sanat ve Eğitim Vakfı’nın düzenlediği 21. Uluslararası İzmir Festivali kapsamında, Çeşme-Alaçatı Açık Hava Tiyatrosu’nda vereceği Mevlana Ulu Sesi konseriyle kapatıyor. Şefliğini Eser’in Bestecisi Dr. Teoman ÖNALDI’nın yapacağı konser saat 21.30 da başlayacak.

devamı »



GTSM’de bir takım aksamaları değiştirme girişiminde bulunan epey müzik uğraşanımız çıkmış ama nedense! başarılı olamamışlardır. Aslında hemen hepsinin içinden çıkamadıkları bir takım müzik sistemi sorunlarımıza yanıt-çözüm bulma konusunda kendilerince uğraşılarıdır bu çalışmalar.
Birinde rast makamına “zünezün”, hicaza “yözepaz”; bir başkasında ise yegah üzerindeki uşşak makamına “E5″ denilmesi gibi… devamı »



Bazen hiç umulmadık yerlerde müzikle ilgili bilgilere de rastlanabileceğini gösteren yazılı tarihi örneklerimizden biri, XVI. Yüzyılda(1569) yazılmış “Risale-i Mimariye” başlıklı yazma olup, o dönemde kullanılan mimari, malzeme ve terimlerinin yanında ilginç olarak bazı müzik terimlerinin açıklamalarının tesbiti ile karşılaşılması, bu eserin müzikoloji dünyamıza sunulmasını gerektirmiştir. devamı »



Geleneksel Türk Sanat müziğinde (GTSM), temel eğitim şekli olan “meşk” sisteminden “mektep” sistemine geçişe kadar ortalama 100 yıllık bir süreçte belki de tüm tarihi içinde bu döneme değin yaşanmamış, yap-boz uygulamalarını görmekteyiz. Mektep-metod arayışları 20.yy.’ın ikinci yarısına uzanmakta, oluşan uygulamalar ise kişisel ve onları takip eden öğrenciler çeşitliliğini meydana getirmiştir. Öğrenciler artık büyümüş “benim hocamın öğrettikleri doğrudur” deme aşamasına gelmişlerdir. devamı »



    Yurtiçinde “Osmanlı’nın Askeri Müziği”, yurtdışında ise, “Anadolulu Türkler’in Asker ve Savaş Müziği” olarak bilinen Mehter’in kelime anlamı; “ulu, en büyük, âzam, ekber”dir. Daha açık bir ifadeyle; “Farsça, ‘mihter’ kelimesinin Osmanlılar’da aldığı şeklidir. devamı »



 Müziğin icrasının para ile satılması ve alınması, bu işten geçimini sağlayıp, başka bir geliri olmayanlar için -tıpkı bir malın satılması veya satın alınması gibi- doğal bir olgudur.  Bu piyasa anlayışına göre talebi iyi olanın fiyatının yüksek, talebi az olanın  düşük olduğu bilinir(**)
Konu gerçek anlamda anlaşılması gereken sanat olunca Ülkemizde sanatsal değere para ödeyenlerin azlığı, bu nedenle de bu işi Devletimizin üstlendiği –üstlenmesi gerektiği- gözlenmektedir.
Devletimizin sanat yapması için maaşla gerek sanatçı, gerekse konservatuarda öğretici olarak bünyesine kattığı  kişilerden bazılarının, mesailerinin büyük kısmını müziğin sanatıyla değil de piyasa kısmına para karşılığı harcamaları söylemde farklı, uygulamada farklı davranan müzisyenler kesimini ortaya çıkarmaktadır.

devamı »



  Müziğimiz konusunda  yeni söylemler bulamayan  kişilerin sözel tartışmalarının ana konusunun içten içe hala “o mu benden, ben mi ondan almışım” şeklinde dile geldiği gözlenmektedir. (Ah bu Ziya Gökalp…!)

devamı »



Bir başka deyişle GTM, “tatil müzisyenleri”nin müziği midir?
Sorunun ilginçliği tartışma götürür boyutlardadır.

devamı »



« Önceki Yazılar   |   Sonraki Yazılar »



Hoşgeldiniz