Yine ilköğretim okulları açıldı. Yine İstiklal Marşımız’ın öğrencilere söyletme zorluğu altında kıvranıp duran müzik öğretmenlerinin feryatları başladı. Nasıl feryat etmesinler ki? Öğrenciler vurgusuz zamanda başlayan ve hep vurgusuz zamanda devam eden bir ezgide öğretmenin elleri hayaya kalkarken girmeleri gerektiğini nasıl anlasınlar? Tersini yapsanız,  olmasına oluyor da bu arada bazı bilgiçler “kalkı”yı yani “auftakt(Alm.)” ı “el işaretinizle vermediniz” diye öğretmene çıkışıyor.   devamı »


Hareket-Ritm-Denge… Mahiye Morgül

Eklenme Tarihi : 30 Eyl 2007 | Kategori: Fikir Yazıları


Evrendeki hareket-ritim-denge üçlemesi tüm alanların ortak paydasıdır. Bu üçlemenin olağanüstü uyumu, insana, insanın beğenilerine kadar her şeye şekil verir. Güzel dediğimiz şey gerçekte içindeki bu üçlemenin varlığı kadar güzeldir. İnsanoğlu bu üçlemeyi sezme yeteneğine sahiptir. Sanat eğitimi dersleri bu sezgiyi güçlendirmeye yönelik derslerdir. devamı »



Kültür Bakanlığında Opera-Bale, Tiyatrolar, Halk Kültürü, Kütüphaneler ile ilgili genel müdürlükler bulunmasına karşın Devlet Koroları, Resim-Heykel, Senfoni Orkestraları,Devlet Halk Dansları Topluluğu, Yöresel Müzik ve Oyunları Toplulukları, sadece bir genel müdürlük, yani Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü çatısı altında toplanmakta, bu kurum kendi içinde Fonetik ve Plastik sanatlar daire başkanlıkları olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu durumun yönetimde iletişim zinciri, fikir üretme ve uygulama açısından bazı aksamalara yol açtığı, işleri yavaşlattığı gözlenmektedir. İşi ehline vererek muhatabın belirlenmesi, yükün hafifletilmesini sağlıyacak, berraklaşmayı da beraberinde getirecektir. devamı »



1/ AKM ve Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesinin yıkılma konusu da uzun zamandır zıtlaşma içinde sürmektedir. Bu konuda da Hükümet düşman diye empoze ediliyor. Halbuki, geçen dönemde devlet topluluklarına, opera ve baleye ihtiyacı olan kadroların verildiğini ve alımların yapıldığını ya da devam ettiğini, hiçbir sanatçının mağdur edilmediğini görüyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı içinde yapılan atamaların da bir yetki meselesi olduğunu, Bakanların başarılı olacağına inandıkları kadrolar ile çalışmalarının da doğal olduğunu, daha önceki uygulamalara bakarak haklı buluyoruz. devamı »



Batı müziği mensupları, yıllardır ülkemizde, çağdaşlık-ilericilik adı altında, ne istiyordu? Türk insanının anlayacağı, farklı ve geçerli bir müzik vardı da onu mu savunuyordu? Hayır. Sadece, “Türk müziği miadını doldurmuştur, müzeliktir, eğitim kurumlarına alınmamalıdır, ses sistemleri - çalgı metotları yoktur. Türk Müziği Devlet Konservatuarı kurulmasın, kapatılsın,Türk müziği yasaklansın, eğitilmesin, geliştirilmesin, biz batının çalgıları-ezgileri-bestecileri-orkestraları ile egemen olalım” diyordu.

devamı »



Kültür ve turizmin milli ve maddi eşgüdümünü sağlamada yaşanan sıkıntılar, aslında oluşturulmak istenen toplumsal görüntümüzün yansıması izlenimini uyandırıyor.
Diyebiliriz ki “Biri yer, biri bakar, kıyamet bundan kopar” atasözünü yakın atalarımız büyük olasılıkla! şu anda mevcudiyetini sürdüren ilgili Bakanlığımız için söylemediler.
Gelecekte parasal açıdan turizmin daha ağır geleceğini hesap etmeseler bile kendi içlerindeki kültürel aidiyet duyguları, toplumsal yaşamımızın yönlendirilmesi açısından terazinin hangi kefesine oturtulmalıydı ki eşitlik sağlanabilsin? Devlet eliyle zengin yaratma politikası diğer alanlarda olduğu gibi turizmde de geçerli olabilirdi belki. Ama ya kültür? devamı »


Komik Ödül…

Eklenme Tarihi : 26 Eyl 2007 | Kategori: Basından


Tüpü patlattı, ödülü aldı. Canım toplumum :)…
Yorumcusu olduğu bir paparazzi programında “Gülben Ergen’in evinde tüp mü patladı? “ sorusu üzerine Seren Serengil’in “ayy, patlasa da kurtulsak” şeklinde cevap verişi, kendisine tüpçüler odasından ödül getirdi. devamı »



23 Eylül 2007 Tarihli Hürriyet Gazetesinde, Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün uçağın inişi sırasında dinlediği müziği “öldürücü ağır Türk müziği” olarak nitelemesinin GTSM camiasında infial yarattığı gözlenmektedir.
Yazar, müzik camiası dahil halk dilinde kullanılan iki kelimeyi (Türk müziği) geniş anlamlı olarak –gerek bilinçli, gerek bilinçsiz, belki de hesaplı!- ilgili çevrelerin tepkilerini çekme pahasına, köşe yazısında yayınladı. İşin ilginci “Türk müziği” deyiminden sadece GTSM uğraşanları alındı. Oysa Türk müziği, Türkiye’de yaşayan ve yaşamış olan tüm müzikleri içine alan bir deyimdir.
Müziğimizde yıllardan beri yaşadığımız müzik terim ve deyim problemlerimizin açığa çıkmasında bundan daha güzel bir örnek olamazdı. (Aşağıda konu ile ilgili tüm kaynaksal detayları bulacaksınız) devamı »



Basından izlenildiği gibi Hükümet yeni Anayasa taslağını bugünlerde açıklayacaktır. Ancak basında tümü yayınlanan taslak okunduğunda ,  yürürlükte olan Anayasamızın 64.maddesinin de yer almadığını görülmektedir. 64.madde , “Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır” demektedir. Son yıllarda Devlet Koroları-Senfoni Orkestraları, Tiyatrolar, opera-bale gibi  resmi sanat kurumlarımızın özel idarelere, yerel yönetimlere hatta özel sektöre devri konuları gündeme her geldiğinde anılan Anayasa maddesi ödenekli sanat kurumlarının en büyük desteği olmuştu. Görünen o’dur ki yeni Anayasamızın ilgili maddesi  bu şekilde kabul edilirse sanat, eski Anayasa’da var olan bu destek ve dayanaktan yoksun kalacaklardır . devamı »



Geleceğimizin Türk müzik sanatçılarını yetiştirebilmek amacıyla 10-15 yaş grubundaki konservatuar öğrencileri arasından seçilerek oluşturulan ve 3 Mart 2006’da ilk konserini veren Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası, 2007 yılının son konserinde Piyanist-besteci Fazıl Say ile birlikte Aya İrini Müze-Konser mekanında müzikseverlerle buluştu. Çocukların önemini kavramış müzik uğraşanlarımızın başarılarını kutluyor, darısı geleneksel Türk müziğinin başına diyoruz. devamı »



Türk Mûsikîsi terimi, Türklerin Anadolu’ya beraberlerinde getirdikleri kültürün bir devamı olarak, burada kurup büyüttükleri devlet ve medeniyetlerin müziğini ifâde eder. Türklerin yaşadığı geniş coğrafya ve ilişkide bulundukları çeşitli toplulukların sağladığı etno-kültürel unsurlar nedeniyle zenginleşmiş ve renklenmiş büyük bir sentez sanatı olan Klâsik Türk Müziği, gelişimini en çok Osmanlı İmparatorluğu döneminde göstermiş, repertuarının neredeyse tamamını bu dönemde oluşturmuştur. (İcanas 38′ Türk Müziği Panelinde sunulmuştur.) devamı »



Müzikbilim, diğer bir deyişle müzikolojinin ülkemizde yeni yeni oluşmaya başlayan bir meslek dalı olduğunu günlük yaşantımızdaki ilişkilerimizde bizler hissetmesine hissediyoruz da Devletimizin kültürünün Bakanlığı’nda henüz algılanamamış olmasını kabul edemiyoruz. Nasıl edelim ki? Orası yüce bir kurum. İçinde kültürümüze hizmet vermiş onlarca memur görev yapıyor. Mesleki hayatları bu alanda yaşanmş tecrübelerle dolu. Birileri ayrılsa da yerlerine birileri gelmiş sürekli. O yeni gelenler de tecrübelenmişler…
Ama hangi ölçütlere göre? Tabii ki kendisinden önce görev yapan memurların kurumsal düzey ölçütlerine göre. Peki bu düzeyin yükseltisi ne?

devamı »



(İcanas 38′de bildiri olarak sunulmuştur.)
Bizlerin ezgilerini içimizdeki müzikal dinamizm ve duyguları çağdaş anlamda dile getirebilecek ve bizlerin coğrafyasında yaşamayan diğer insanlara da müziğimizi kabul ettirecek yeni bir orkestra istiyoruz.
Asya’dan Balkanlara değin uzanan ve bugün bazı güçler tarafından kendi içimizde oluşturulan kültürel birlikteliğimize kırmızı çizgi gibi bir takım söylemler nedeniyle sınırlarını açık ve de objektif olarak çizemediğimiz kültürel coğrafyamızın ortak özelliklerinden en önemlisi müziğimiz ve dolayısıyla çalgılarımızdır.

devamı »


İcanas 38′in Ardından…

Eklenme Tarihi : 18 Eyl 2007 | Kategori: Kongre-simpozyum


Asya’dan Anadolu’ya, Kuzey Afrika’ya uzanan bir çalışma sahasını ilgi alanında barındıran İcanas 38, yani Uluslar arası Asya ve Kuzey Afrika Çalışma Kongresi, 15 Eylül 2007 sabahı  -adeta bir askerin askerlik görevini yapmak üzere kışlasına koşulsuz teslim oluşu gibi-  kaydımızı yaptırarak kendimizi o binbir renkli aleme  salıvermemizle başladı. Başta Prof Dr. Sadık Tural olmak üzere tüm emeği geçenleri kutlamakla birlikte bir-iki ayrıntıya değinmeden geçemiyeceğiz devamı »



134 yıllık bir geçmişe sahip Uluslar arası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi (İCANAS 38) 10-15 Eylül 2007 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilecek.Beşi muhtar cumhuriyet olmak üzere toplam 69 ülkeden yaklaşık 800 yabancı konuşmacının (bu arada Azerbaycan Devlet Bakanı Dr. Hidayet ORUÇOĞLU ile Kazakistan’dan Bilim Eğitim Bakanı Prof. Dr. Canseyit TÜYMABAYEV’in) katılacağı toplantıda, 900’ün üzerinde yerli araştırıcı da bildiri sahibi ve panelist olarak sunumda bulunacak. Oturumlar Bilkent Otel ve Konferans Merkezi ile TOBB Üniversitesi salonlarında yapılacak olup, muhteşem bir açılışla İngilizce, Türkçe ve Rusça olarak, hem televizyon kanalları, hem Internet aracılığıyla dünyaya naklen yayınlanacak. Kongrenin müzik ile ilgili bölümünde Türkiye ve değişik ülkelerden 77 bildiri sunulacak. Ayrıca Geleneksel Türk müziği’nin Dünü-Bugünü konulu iki panel ile bir müzik atölyesi izlenebilir. Müzik bildirileri ve paneller  programını aşağıda bulabilirsiniz. devamı »



Millî Eğitim Bakanlığı adına Yükseköğretim Genel Müdürü Hüseyin Çalık imzasıyla YÖK Başkanlığına gönderilen 20 Temmuz 2007 tarih, B.08.0.YÖG.0.16.01.02–16808 sayı ve “Konservatuvarlar bünyesindeki ilköğretim okulları” konulu bir yazı ile “bünyesinde hazırlık ilk ve ortaöğretim okulu bulunduran konservatuvarların Özel Öğretim Kurumları Kanununa göre açılması” istendi. devamı »



7 Eylül 2007  günü; Çağdaş Türk Müziği’nde önemli yere sahip olan ve 8 Ocak 1991’de aramızdan ayrılan Ahmed Adnan Saygun’un 100.doğum günüdür.
Besteciliğinin yanında, eğitimci, orkestra şefi, bilim ve düşün insanı olarak çalışıp, hem ulusal, hem de uluslar arası alanda eserler vermiş Saygun’un değeri; bugün daha iyi anlaşılmıştır.
Günümüz kolaycılığı içinde belli bir kesimin tanıdığı Saygun ve eserleri; yazıktır ki ülkemizden çok yurtdışında bilinmektedir. devamı »



Türkiye’de milyonlarca hayranı olan Türk sanatçıların, Batı’da neden dinlenmediği üzerinde bir araştırma yapıldı. Batılıların, Türk müziğini, alışık olmadıklarından dolayı anlayamadıkları ve bu müziğe çok dikkat etmedikleri öne sürüldü.
The Guardian yazarı Jon Lusk, İngiliz dinleyicilerin, milyonlarca hayranı olan Türk sanatçılarına karşı neden bu kadar ilgisiz olduklarını yorumladı. devamı »


CD 25 Yaşında…

Eklenme Tarihi : 27 Ağu 2007 | Kategori: Basından, Müzik Teknolojisi


Müzik endüstrisinde devrim yaratan ve daha sonra diğer alanlarda da kullanılmaya başlanan CD (compact disc) 25 yaşında.
Merkezi Hollanda’da bulunan Philips’in Almanya’nın Hannover kentindeki fabrikasında 25 yıl önce 17 Ağustos 1982′de üretilen ilk CD, müzik endüstrisinde çok kimsenin tahmin edemeyeceği bir devrim yarattı. devamı »



…“Bazı bestekârları öteki bestekârlardan ayıran özellikler nelerdir?” sorusunu Dede Efendi üzerinden cevaplamaya çalışarak; hem Dede Efendi hakkında yazılan genel şeylerin biraz dışına çıkılmış hem de yukarıdaki soruya bir cevap verilmeye çalışılmış olacaktır…  Dede Efendi’nin yaşadığı evin günümüzdeki görüntüsü(yanda).

devamı »



« Önceki Yazılar   |   Sonraki Yazılar »



Hoşgeldiniz