Müzikte Bilgisel Bilinç Düzeyi… Dr. Ayhan Sarı
Toplam Okunma: 2040 | En Son Okunma: 22.11.2024 - 03:45
Müzik ve müzik bilim dünyamızda okullularımızın sayısı giderek artmasına rağmen bir türlü oturtamadığımız bilgisel bilinç düzeyi birlikteliğimizde, müzisyen ile müzik adamının ayrımının çok iyi yapılması gerekmektedir. Müzisyen için bilgisel bilinç düzeyi o kadar gerekli olmazken, müzik adamı için ise yegane zorunluluktur. Müzik okullarımızda işi, sadece müzisyen kimliği olan öğreticilerle götürmeye çalışmamız bile bilgisel bilinç düzeyinin eksikliğinden kaynaklanmaktadır…
Yazı Başı:
Müzik, insanoğlunun varolmaya başlamasından beri insan hayatının merkezinde olan bir sanat dalı. Olağanüstü güç dengelerinde psikolojisini rahatlatmak amacıyla başvurduğu ilk yöntem. Tıpkı bebeğin ağlamalarındaki yorum farkında olduğu gibi her yaşta gerek sesinde, gerekse çalgısında dile gelen kimi zaman düzenli, kimi zaman düzensiz sesler bütünü.
Acı duymasından, sevinmesine, mutluluk haykırışlarına değin uzanan sesler merdiveni.
Duygusal dünyasında zaman, mekan gözetmeksizin herkesle paylaşıverdiği tepkilerini şekilden şekile, kalıptan kalıba soktuğu tek dili.
Tanrıya yakarışından, eğlencesine kadar önce içinde oluşturup sonra topluma malettiği, ortak bir iletişim aracı.
İnsanoğlunun sesiyle başlayan bu süreç iki nesnenin birbirine vurulmasıyla devam etmiş, boş bir boruya üflemesine ve teli bulmasına değin sürmüş, ama yine de duygusunun ses ile dile gelmesinin sonunu getirememiştir.
Zaten getirecek gibi de görünmüyor…
İşte insanlığın müzikal gelişim tecrübelerinin müzik uğraşanları tarafından oluşum nedenleriyle genelden özele özümsenerek bilinmesi, ortaya çıkan müzik kültürü problemlerimizin çözümünün en önemli yanını oluşturmaktadır.
Tarihsel müzik hayatımızda elimiz kalem tutmaya başladığından beri komşusal etkileşimlerin harmanının serbest piyasa ekonomisinde olduğu gibi dalgalanmaya bırakılması müzikal olgunluk sürecimizin bir türlü tamamlanamaması sonucunu getirmiştir.
Müzik ve müzik bilim dünyamızda okullularımızın sayısı giderek artmasına rağmen bir türlü oturtamadığımız bilgisel bilinç düzeyi birlikteliğimizde, müzisyen ile müzik adamının ayrımının çok iyi yapılması gerekmektedir. Müzisyen için yukarıdan beri anlatmaya çalıştığımız bilgisel bilinç düzeyi o kadar gerekli olmazken, müzik adamı için ise yegane zorunluluktur. Müzik okullarımızda işi, sadece müzisyen kimliği olan öğreticilerle götürmeye çalışmamız bile bilgisel bilinç düzeyinin eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Artık öğrenciye sadece müzisyenlik eğitimi vermek yeterli gelmemekte, gösterilen çaba piyasaya sipalici müzisyen yetiştirmekten başka bir işe yaramamaktadır.
Müziğin gelişiminde veya günümüze gelmesinde yerel toplumlar, ülkeler, kültürler ve ortalama bütünlükteki komşu coğrafya etkileri ve bunların dayandığı temelleri bilmeden müzik adamı olmaya soyunmak hiç uçağa binmemiş aşıklara-saz şairlerine özenmekten başka bir şey değildir.
Müziğimizi aşıkların, sevdalıların müziği olmaktan öteye götüremediğimiz sürece bizler kendi içimizde kendi kendimizi tatmin etmenin zevkine doyamıyacağız.
Yazımızı buraya kadar okuyan kimi müzik sevdalıları ve aşıklarımızdan “müzik aşksız, sevdasız olmaz” şeklinde ilk tepkileri duyar gibi oluyoruz.
Olsun, onlara da hak veriyoruz tabii ki, ama müzikte bilgisel bilinç düzeyi açısından değil…