Ord.Prof. Salih Murat Uzdilek’in Ekrem Karadeniz’e Cevabı - 1948
Toplam Okunma: 6262 | En Son Okunma: 21.11.2024 - 21:27
Eleştirel yaklaşıma örnek olarak, Yakın tarihimizden aldığımız bugünkü yazı, günümüzde halen genel uygulamada kabul gören Arel-Ezgi-Uzdilek GTSM sisteminin oluşturucularından biri olan Salih Murad Uzdilek’in (1891-1967) aşağıda ismi anılan kitabının yayınından sonra Ekrem Karadeniz’in (1904-81) gazetelerde eleştiri içerikli yazılar yazması üzerine verilen karşı cevabı içeriyor. İlginç bulacağınızı umduğumuz Nisan 1948 tarihli Türk Musikisi Dergisi’nin 6. Sayısı’nda yayınlanan yazıyı bugünlere örnek ve de başlangıç verisi olması açısından aktarıyoruz:
“Bir Musiki Münakaşası :
Bazı gazetelerde Ekrem Karadeniz tarafından yazılıp neşredilen seri makaleler münasebetiyle Ord.Prof. Salih Murad Uzdilek’in cevabı…
Sayın Ekrem Karadeniz,
‘İlim ve Musiki’ adlı eserimin yayınlanmasından sonra İstanbul gazetelerinin bir kaçında muhtelif vesilelerle neşrolunan ve Türk Musikisi dizisine ait olan yazılarınızda, bu küçük eserimle şahsıma temas etmeği adet etmiş gibisiniz. Yazılarınızda şahsıma ve şahsiyetime karşı nezaketten ayrılmamakla beraber eserime dokunmakta ısrar ediyorsunuz…
Yeni Sabah Gazetesi‘nde son çıkan yazınızda diyorsunuz ki:
“Sayın Prof. Salih Murad Uzdilek, eserinde Türk musikisindeki aralıklara ait bilgileri İstanbul Konservatuarı’ndan aldığı ve yaptığı hesaplara göre bunların sıhhatine kail olduğunu anlattıktan sonra, elinde tecrübe için iyi bir osilograf (oscillographie=titreşim ölçen alet. A.S.) aleti olmadığından bulduğu rakamları kontrol etme etmediğini kaydetmekte ve buna rağmen bulduğu rakamların sıhhati üzerinde ısrar etmektedir.
İşte biz, tecrübelerimizi yepyeni aletlerle yaptık. Bulduğumuz neticeler kendilerini tekzip etmiştir. Bundan da anlıyoruz ki konservatuardan aldıkları esaslar doğru değildir. Sayın profesör musiki bilmediğini itiraf ettiğine göre bu neticeler karşısında davamızın doğruluğunu kabul edeceklerini ümit ediyoruz. İlimde fazla gurur, inad ve sebebsiz taassubun yeri yoktur. Bu vadide şimdiye kadar pek çok şey yazdık; hiçbirisine kendilerinden tatmin edici bir cevap alamadık… Yanlışlarına rağmen biz Prof. S.M.Uzdilek’in musikimiz hakkında yazdığı bu küçük eseri çok önemli ve uzun uzadıya incelemeğe değerli bulduk. Esasen içindeki yanlışların kabahati kendilerine değil, yanlış bilgi veren konservatuar heyetine aittir. Kendilerine sağlam esaslar verilse idi, doğru sonuçlara varmalarına engel yoktu.
Kitab bu vadide yazılmış ilk eser olmak bakımından kıymetlidir. Bugüne kadar yazılmış eserlerin hiçbirisi musikimizi ilmi zaviyeden(açıdan) incelemiş değildir… Hülasa olarak Prof. S.M.Uzdilek musikimize ilk ilmi eseri hatalı da olsa, vermiş ve ilk adımı atmıştır. Bundan sonra bu hataları da düzelterek musikimze yeni inkişaf(geliştirme) sahaları bulmakta müşkülat çekmiyecektir…”
Bu satırlara cevap vermeden evvel bir-iki noktayı arzedeyim. Beni iyi tanıyanlar, bende inat, gurur gibi şeylerden eser olmadığını pek iyi bilirler. Size şimdiye kadar cevap vermeyişimin başlıca iki sebebi(nedeni) var:
Birincisi işlerimle çok meşgulüm. İkincisi tenkitleriniz(eleştirileriniz) bana ait değil. Ben ilim adamıyım, ilim adamı, bilhassa bir fizikçi, bugün musiki fiziğiyle, yarın atom fiziğiyle, öbür gün iktisatçıların bir problemiyle uğraşabilir. Bir gün Türk musikisi dizisine ait doneler elime geçti, bu doneleri bir ilim adamı sıfatıyla formüle ettim. Buyurduğunuz gibi bu done belki yanlıştır, fakat bana mülayim, makul gelmiş; ben de üzerinde çalışmış oldum. Takib ettiğim işlemde bir hata görmediğinizi siz de söylüyorsunuz. O halde bana ait bir hata yok. Böyle olunce tenkid de bana teveccüh etmiş değildir. Kaldı ki bana verilen donelerde de hata yoktur. Bunu size verecek olduğum uzun cevaba bırakarak sizden şu iki sualime kısaca cevap vermenizi diliyeceğim.
1- Siz (Tanin) gazetesinde yayınlanan bir seri yazınızda Türk musikisi dizisinin beşli veya dörtlü prensibine dayanmakta olduğunu bildirmiştiniz. Yine aynı fikir ve kanatta mısınız?
2- Kırk (40) aralıklı dizi sizin veya hocanızın icadı mı, yoksa Türk musikisinde eskiden beri bu 41’lik dizi kullanılıyor mu? Eğer böyle ise hangi eserlerde bu diziyi bulabilirsiniz? Bu diziyi veren en eski eser kimindir? Tarihi kaçtır?
Bu suallere vereceğiniz kat’i cevaptan sonra size belki birkaç makale sürecek olan uzun bir cevap verebileceğimi saygılarımla arzederim.
Prof. Salih Murad Uzdilek (1948)