Mimar Cafer Efendi’nin Eserinde Geçen Bazı Müzik Terimleri… Yrd.Doç.Dr. Recep Uslu


Toplam Okunma: 3424 | En Son Okunma: 21.11.2024 - 18:35
Kategori: Araştırma Yazıları

Bazen hiç umulmadık yerlerde müzikle ilgili bilgilere de rastlanabileceğini gösteren yazılı tarihi örneklerimizden biri, XVI. Yüzyılda(1569) yazılmış “Risale-i Mimariye” başlıklı yazma olup, o dönemde kullanılan mimari, malzeme ve terimlerinin yanında ilginç olarak bazı müzik terimlerinin açıklamalarının tesbiti ile karşılaşılması, bu eserin müzikoloji dünyamıza sunulmasını gerektirmiştir.
“Risale-i Mimariye” Topkapı Sarayı’nda bulunan nüshasından Orhan Şaik Gökyay tarafından sadeleştirilmiş olup H. Crane tarafından tıpkı basımı yapılmış ve İngilizce’ye çevrilmiştir (Leiden 1987).
Eseri yazan Cafer Efendi’nin asıl amacı, hayran olduğu mimarlıktaki ustası Mehmed Ağa’nın ilginç olan hayatını anlatmaktı.
Cafer Efendi’nin anlattığına göre Mehmed Ağa’nın saray kapıcılığıyla başlayan iş hayatı müzikten mimariye doğru bir çizgi izlemiştir. Yazmanın müzikle ilgili kısmında müzik terimleri ve açıklamaları konumuzu ilgilendirmektedir.
Çalışmamızda eserde geçen müzik terimleri, tarihimize ışık tutacağı düşüncesiyle alfabetik sırayla ve eserdeki açıklamalarıyla aktarılacaktır. Terimlerin yanındaki varak numaraları Leiden baskısındaki tıpkı basımda yer alan numaralardır:
Avaz: “Farsçadır, Arapçası savt, eski Türkçesi “ün ve ses haykırmak” tır” (vr.11a).
Avâze: “Yedidir, zira avazeyi yedi gezegene göre koymuşlardır. Türk müziğinde yedi avaze geveşt, nevruz, selmek, şehnaz, mâye, gerdaniye, hicaz’dır” (vr.11b).
Bu’d: “İki nağme arasında olan mekana derler” (vr.11a).
Edvar İlmi: bk. Musiki ilmi
Gına: “Arapçadır, Farsça’da “sürûd” ve Türkçe’de “yırlamak” derler” (vr.11a).
Lahn: “Musiki ıstılahında nağme sadalarını, bazı yerlerini tiz ve bazı yerlerini nerm, yani yumuşak ve ağırca göstermektir” (vr. 11a).
Makamlar: “On ikidir. On iki burç olduğundan on iki makam denilmiştir. Bu makamlar rast, ırak, ısfahan, zîrefkend, büzürk, zengule, rehâvî, hüseyni, hicaz, buselik, neva, uşşak” (vr.11a-b).
Musiki ilmi: “Bir makamı ağaz edip yani başlayıp başkasında karar edince ondan bir terkip elde edilir ve bu ilime de “Edvar ilimi” ve “Musiki ilimi” derler. Musiki yerine musikar da demek caizdir.

Yunan dilinde “mus” demek “nağme” demektir ve “kı” ve “kar” da “mevzun” demektir. Bu ilmi yazıp düzenleyen Hz. Süleyman’ın öğrencilerinden hakim Fisagores’tir. Deniz dalgalarının vuruşundan usulleri bulup düzmüştür” (vr.12a).
Musikar: “Musiki demektir” (vr.12a).
Mülâyemet: İşitilen seslerin hoşa gitmesi anlamında “tabiata hoş gelmektir” diye tanımlanmaktadır (vr.11a).
Münâferet: İşitilen seslerin hoşa gitmemesi anlamında “tabiata çirkin gelmektir” diye tanımlanmaktadır (vr.11a).
Nağme: “Nağme demek, yavaş yavaş ten demek karardır, ten iki harftir, adam onu yap yap avaz ile deyince bir nağme olur. Sazın ve nesnenin sadasından hemen ki ten demek kadar bir avaz çıka, musiki ıstılahında buna nağme derler” (vr.11a).
Nerm: “Nağme sadalarını bazen yumuşak ve ağırca göstermektir” (vr.11a).
Savt: bk. avaz
Sazende: “Saz çalan” (vr.10a).
Sazlar: Bu risalede adı geçen musiki aletleri alfabetik sırasıyla şunlardır: çarpare, def, erganun, kanun, musikar, rebap, santur, saz, çeng, şeşhane, tanbur, tezene, ud (vr.10a,10b).
Şubeler: “Dörttür. Yegah, dügah, segah, çargah. En aşağı mertebe yegahtır. Yukarı mertebe çargahtır. Dügah ve segah bu ikisinin arasındadır. Dügah, yegaha yakındır, segah çargaha yakındır. Tertip üzere dört mertebedir. Birinci mertebe yegah, ikinci mertebe dügah, üçüncü mertebe segah, dördüncü mertebe çargahtır. Yegah bir yer; dügah iki yer; segah üç yer; çargah dört yer demektir” (vr.11b).
Ten: bk. nağme ve zaman
Terkipler: “Terkibat yirmi dörttür” (vr.11b).
Zaman: Müzikte “zaman budur ki bir adam ten kelimesinde olan t harfini n harfine bağlayıncaya değin o aralıkta olan sese zaman” derler. “Sazın ve başka nesnenin sadasından ten demek kadar bir avaz çıkarsa, musiki ıstılahında ona nağme derler” (vr.11a).

Mimari ve müzik arasında bir ilişki olduğu konser salonlarını inşa eden mimarlar iyi bilir. Bu tür binalarda ses analizleri, akustik, yankı, ses yalıtım malzemeleri iyi hesaplanmalıdır. Mimariyi konu edinen eserde müziğe az yer verildiği gözlenmektedir. Hele hele tarihimizde bir mimarın anı defterinde bundan söz etmesi çok ilginçtir. Çalışmamızda dikkat çekilmek istenen nokta eserin, müzik eserleri açısından zayıf bir zaman dilimi olan XVI. Yüzyılda kaleme alınmış olması ve o devrin müzik terimlerinden ne anlaşıldığını açıklığa kavuşturmasıdır. Müzik terminolojisi konusunda çalışanlar bu eserin verdikleri bilgileri göz önünde bulundurmalıdırlar.




Hoşgeldiniz