Saygun “Türk müziği dersleri irticanın sarıksız olarak geri dönmesidir” Dedi mi?… Musiki Dergisi
Toplam Okunma: 3124 | En Son Okunma: 20.11.2024 - 04:57
Ahmed Adnan Saygun’un Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Müzik Bilimleri Bölümü’nün İzmir AKM’de düzenlediği 1. Müzik Bilimleri Sempozyumu’nun 9 mayıs 1984, saat 15.30’da yaptığı kapanış konuşmasının içinde kullandığı iddia edilen “irticanın sarıksız olarak geri gelmesidir.” cümlesinin yer aldığı metnin ilgili bölümünü -öncesi ve sonrasıyla- tutanaklardan (ve bu satırların yazarının elinde bulunan bant kaydından) noktasına dokunmadan yayınlıyoruz:
… Şimdi bütün bunlardan sonra son sözüm şu: Şimdi arkadaşlar şunu düşünelim, ciddiyetli düşünelim, hepimiz düşünelim, birbirimizin düşmanı değiliz. (Türk ve Batı müzik uğraşanlarını kastediyor M.D.) Biz iyi mi yapıyoruz, kötü mü? Çalışalım. Ben şu yolda çalışıyorum, “çok kötü”, ben de şu yolda çalışıyorum. Ben de sizi takdir ediyorum, teşvik ediyorum. Siz de beni teşvik edin. Çalışalım. Sizin ortaya koyacağınız eser “ciddi, büyük bir eser ise” ben şükranla karşılarım. Siz de benim ortaya koyacağım bir şeyi –eğer iyiyse- siz de onu beğenin. “İyi” deyin. “şu memleketin hayrına faydasına” deyin. Belki “dünyaya yeni bir ses getirdiniz” diye ben de size aynı şeyi söylerim. (salondan “bravo” sesi…)
Ha, şimdi. Binaenaleyh birbirimize düşman olmakta bir sebeb yok. Amma eğitimde bir arkadaşımızın söylediği söz: eee, İlkokula da zaten MEB koymak üzeredir. Onların tabiriyle Türk musikisini; çünkü biz (güya)gavur musikisi yapıyoruz, (ilkokula M.D.) Türk musikisi konacak ilkokuldan itibaren. Ortaöğretim ve nihayet üniversite. İşte bizim asıl musikimizi, milli musikimizi yapılacak; biz, gayrı milli ve milli yapacak. Bu, bu ne demektir arkadaşlar? İşte Cumhuriyet’ten evvelki dönemdeki gına dersine girmek demektir. Başımıza sarık sarıp da ilahileri okumanın bu defa sarıksız şekli demektir. İsterseniz oraya dönelim. (alkışlar, alkışlar..)
Söylevimi şöyle bitireyim. Arkadaşlar, itiyatlarımızı(alışkanlıklarımızı M.D.) bir tarafa bırakalım. Örnek olarak Atatürk’ü alalım. Atatürk yanında ben, -benim için büyük bir şerefti- birçok defa bulundum kendisinin yanında. Bilhassa o devirde (Atatürk) bu musiki reformuyla, düşünceleriyle meşguldü o devirde. Zaten o münasebetle de beni davet ederdi. Bize bir yol çizmiş, bir hamle yapmış, (şimdi biz de) aynı şuurla düşünüp; kararını hemen vermemiş, bak, yılları yılı düşünmüş. Aynı şuurla ve aynı objektivite içinde, bizim göreneklerimizi ve itiyatlarımızı nazar-ı itibare, kendi itiyatlarımızı nazar-ı itibare almaksızın ancak büyük sanat davasını, büyük kültür davasını, Türkiyenin kalkınmasını, Atatürk’ün tabiriyle muasır medeniyet seviyesine ulaşmasını göz önünde tutarak bir muhasebe-i nefis yapmamız lazım. Acaba ben şu yolda gidersem iyi mi ederim? Yoksa yollar muhteliftir. O muhtelif yollarda hepimiz gidelim ve çalışmalarımızı yürütelim.
Bir arkadaşımız söylemişti, şimdi burada zaman bitti, fakat bir yeri tashih edeyim(düzelteyim) bir arkadaşımız da burada(sempozyumda M.D.) “konservatuarda(Batı) maalesef Türk musikisi ve bizim halk musikimiz hiç gösterilmiyor, bir boşluktur” dediler. Doğru değil. Ta yıllar evvelinden Rum Mesut bizim hocamızdı. Örnekleriyle Türk musikisi derslerini verirdi programda. O vefat ettikten sonra gene çok yakın bir dostum olan Ruşen Kam, büyük sanatkar, büyük Türk musikisi sanatkarı, bunlar ders verirlerdi. Bunların yalnız bir hususiyetleri vardı. Bizim sizin, bazılarının Batı musikisi dediği musikiyle de meşgul olmuş ve onu bilen insanlardı bunlar. Hem onu, hem onu bilirler, bir objektivite içinde ders verirlerdi. Ve o devirden sonra ihdas edilmiş olan bu ders devam etmektedir ve şimdi İstanbul (Batı)Konservatuarında mesela Nevzat Atlığ bu dersi vermek üzere hazırlanıyor.
Eee(soluklanma arasındaki boşluk. M.D.), bunun yanında bir de moda musiki dersimiz vardır ki burada tamamen ilmi bir anlayışla bütün makami musikiler ve bu arada elbette en geniş yer olarak bizim gelenesel musikimiz ve halk türkülerimiz tedkik edilmektedir ve bu dersi kompozitörler, kompozitör olacak kimseler görmek mecburiyetindedirler. Bu devam etmektedir. Bunu da tashih edeyim, Hülasa işte arkadaşlar benim söyliyeceğim bundan ibaret. Artık gerisini siz düşünün nasıl olacağını… (alkışlar, alkışlar, bravo sesleri.)
_______________________-
(1) “1.Ulusal Müzik Bilimleri Sempozyumu Bildirileri” 7-9 Mayıs 1984, Dokuz Eyül Üni. GSF Yay. No:23, Sevda Cenap And Müzik Vakfı, İzmir 1984, sf.371-373
(2) 1.Ulusal Müzik Bilimleri Semp. Ses Kayıtları, Ayhan Sarı Özel Arşivi
_______________________
Dr. Ayhan Sarı