Localı Konser-Sinema Mekanlarımızın Biri ve 40 yıl Öncesinin Baloları… Dr. Ayhan Sarı


Toplam Okunma: 3738 | En Son Okunma: 22.11.2024 - 00:34
Kategori: Anılardan Kesitler, Kültürel Öneriler, Yazarlarımız: A.Sarı

Çok değil, yaşı 40’ın üzerine gelmiş insanlarımızın ilk kültürel anıları, böyle localı sinema salonlarında gerek film gerek konser izleyen, kimi zaman da adına balo denilen sosyal toplantılarda ortalıkta koşuşturan çocukluk resimlerine dayanmaktadır. O zamanlar sosyal davetler, sinema salonlarında balo adı altındaki etkinliklerde gerçekleştirilirdi.

Bu nedenle o zamanın baloları, bu yaşlardaki insanlarımızın anılarında önemli bir yer oluşturmaktadır.

Olabilen en şık ve böyle balolar için gardroblarda (gar de robe= elbise durağı, Frn.) saklanan elbiselerin giyildiği bu etkinliklerde solo gitar, bas gitar, org, tunba ve bateri’den oluşan ve adına orkestra(!) denilen gruplar müzik yaparlardı. Ağırlığı yakın dansa olanak sağlıyan slow müziklerden seçilmiş olan bir repertuarın seslendirildiği bu balolarda türbanın esamesi bile geçmezdi. Ama annelerimiz yolda yürürken baş örtülerini başlarına mutlaka örterlerdi.

“Baloya gideceğiz” haberi evde ilan edildiği zaman biz kardeşimle çok sevinirdik. Orkestra(!) müziğe ara verdiğinde ben sahneye çıkıp çalgılarla oynamaktan büyük zevk alırdım. Baterinin derisini patlatmasam da bir-iki tel kopardığım olmuştur…

Çocukluğumun anılarında resim resim gözümün önünde olan mekan, Çanakkale’nin Biga ilçesinde bugün metruk bir şekilde duran Marmara Sineması’dır. O zamanlar merkezi 12 bin nüfuslu ilçemizin tek sineması ve tek balo-konser salonuydu. Yanlarda olmasa da, hem ana girişte, hem de balkon girişinde paralel dizilmiş 4 kişilik locaları vardı. Biz, kardeşim ve arkadaşlarımızla cumartesi günleri -çocuk matinesi- 13.00’de başlıyacak filmi seyretmek için 125 kuruşumuzu vererek -bu localarda yer kapmak amacıyla- bir-iki saat önceden numarasız(o zaman koltuk numarası yoktu) biletimizi alır, locadaki yerimize geçerdik. Çünkü bize sinemada filmi ön koltuklarda seyretmememiz gerektiği, aksi takdirde gözlerimizin bozulacağı tenbih edilirdi.

Kimi zaman Teksas-Tommiks-Zagor vs çizgi resimli macera kitaplarını sinemaya gelen diğer çocuklara kiralar, sinema parasını çıkardığımız gibi, bir de üstüne içeceklerimizin masrafını karşılardık. Kâra geçtiğimiz günlerin yanında, film başlayana kadar okutmak için kiraya verdiğimiz kitaplarımızı toplayamamamızdan dolayı zarara uğradığımız günler de olmuştur. Çünkü film her zaman tam vaktinde başlamıyordu. Bu nedenle de kitapları geri alma açısından işin kontrolünde güçlük çekiyorduk. Işıklar kararıp, film perdeye yansıdıktan sonra locamıza gelir, locanın kırmızı ışığında kitap sayımı yapardık.

İşte o zamanların localı sosyal etkinliklerinin çocukluğumun anılarında kalan canlı bir kesiti…

Eminim ki bu anlattıklarımda kendini bulan binlerce insan var.

Ve Çanakkale’nin 12 bin nüfuslu Biga ilçesinde, locaları bulunan ve büyük bir alanı içeren bu tek katlı Marmara Sineması, bugün harap bir durumda da olsa yıkılmamış bir şekilde durmaktadır. Biga Belediye Başkanı ve Kaymakamı bu yazıyı okuyabilir mi? Tabii ki okurlar, ama ellerinden birşey gelir mi? Bilmiyorum…

Önünden her geçişimde içimde; anlatamadığım, mutlulukla hüznün arasında ifade edebileceğim bir şeyler kıpırdanır.

Çocuklarımıza, çocukluğumuzun ilk kültürel anılarını yaşadığımız mekanları anlatamıyor, gösteremiyorsak eğer:

Hangi yaşayan kültürden söz edebiliriz ki?

Dr. Ayhan Sarı

www.musikidergisi.net




Hoşgeldiniz