Müzik Bilim, Kültürümüzün Bakanlığı Tarafından Nasıl Algılanıyor?… Musiki Dergisi


Toplam Okunma: 2690 | En Son Okunma: 21.11.2024 - 20:15
Kategori: Fikir Yazıları, Kültürel Öneriler, Yazarlarımız: A.Sarı

Müzik bilimin, diğer bir deyişle müzikolojinin Ülkemiz’de yeni oluşmaya başlayan bir meslek dalı olduğunu günlük yaşantımızdaki ilişkilerimizde bizler hissetmesine hissediyoruz da, bir görevi de öncülük olan Devletimizin kültürünün baş kurumu’nda henüz algılanamamış olmasını kabul edemiyoruz…(*)

Ankara bürokratik havasının özgün formüllü bir oksijeni vardır.
Bu formülü zaman içinde küçük değişikliklerle geliştirmek ancak ileri görüşlü Devlet adamlarımızın başarabildiği bir iş olmuştur.

Müzik uğraşanları olarak bizlerin; Ankara’da görev yapan, bizden olan, ileri görüşlü  aktif ve de etkin mesleki kişiliğiyle sesimizi duyurabilecek Devlet adamlarımıza ihtiyacımız bulunmaktadır.

Bugünkü sorunumuz soludukları oksijenin formülünü çeşitli kişisel ve de gelecek kaygılarıyla geliştirmek istemeyen insanların karar merciinde bulunmalarından kaynaklanıyor.

Politikacının kendisini seçen sisteme karşı sorumluğunun dayanılmaz gelecek kaygısı radikal çözümleri zaten sürekli geciktirmiş.

Gün gelmiş içeridekilerin hepsi bu işin aslında nasıl yürümemesi gerektiğini öğrenmiş. Çünkü ne kadar çok iş yaparlarsa birileri de o kadar çok aleyhinde laf etmiş. Hiçbirşey yapmayan hakkında ise birşey söylenemediği ve “neden hiçbir şey yapmıyorsun” diye bir soru mekanizmasının da olmaması nedeniyle, bir şey yapmamak alışkanlık haline gelmiş.

Konunun bundan sonrası, ilişkilendirilebilecek her türlü kültür sorunumuza açık olmakla birlikte bizim anlatmak istediğimiz:
Kültür Bakanlığımız’da müziğin biliminin öneminin kavranamamış olmasıdır.

Çünkü burada herhangi bir bilimsel etkinlikte bildiri sunulmasının dahi, önemini kavramama öngörüsüne sahip bir anlayış gözlenmekte ve yaşanmaktadır ki “çalışanının bilimsel araştırmasını-görüşlerini sunmak üzere bilimsel etkinliği düzenleyen kurul tarafından gönderilen müzik sempozyum-kongre davet yazısına cevaben yazılan yazılarda” yazının konusu içeriğine “sanatçı isteği” ve “tüm giderlerinin çağıran tarafından karşılanması koşuluyla katılabileceği” şeklinde uygulanan -belgelerde de görüldüğü gibi- durum, daha açık bir şekilde gözlenebilmektedir.

Oysa şimdi müzik sempozyum organizasyonlarında yeni moda; yıllarca eğitim-tecrübenin sonucunda(lisanstan doktoraya kadar ortalama 4+3+5=12 yıl parasal açıdan karşılıksız olarak) emek vererek hazırladığın bildiriyi para vererek sunmak garabetidir ki, bizler tıp doktoru, mühendis vs gibi bu sempozyum-kongreler sayesinde mesleğinin son gelişmelerinden edindiğimiz bilgileri müşterilerimizde paraya dönüştüren bir meslek dalıyla uğraşmıyoruz. Neymiş efendim, yurt dışında da böyle paralı oluyormuş bu etkinlikler. Ama burası Türkiye…

Bugün Kültür Bakanlığı’nda kendi çalışanını dahi bir müzik bilimsel etkinliğe veya araştırmaya gönderme bilinci oluşmamıştır. Bu bilincin oluşmamasının ana sebebi de buna karar verecek makamın sorumlusunun böyle bir kültürel hizmet olabileceğinden bihaber olmasıdır.

Bu durum, sempozyum-kongre katılım ve diğer giderlerini kendisi karşılayan, kişisel gider gayretleriyle gerek akademik, gerekse kendi özel çalışmalarıyla aşama kaydetmiş kişileri yok saymayı varlığının ana çabası sayan insanların söz sahibi olduğu bir iş yaşamı tarzı kıskacı veya çıkmazı olarak da özetlenebilir.

Devlet Koroları Yönetmeliği madde 14 de: http://www.kultur.gov.tr/teftis/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF4497A73B597516EA1578F4E5E296E410  “müzikolog” varlığının gereği ibaresi bulunmakla birlikte, hiçbir koro ve topluluk işleyişi uygulamasında bu meslek kimliği altında görev yapan kişiye rastlanmamakta, ilgili yöneticilere durum belirtildiğinde tam bir kış uykusu görüntüsü izlenmektedir ki, bu durum:

Sözün bittiği yerdir…

(*) Şu an için Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü bünyesinde görev yapan Devlet Koroları ve Senfoni Orkestralarımızın ayrı veya birlikte farklı bir genel müdürlük çatısı altında faaliyet göstermesi gerekliliğini  http://www.musikidergisi.net/?p=125  yazımızda belirtmiş, öneri fikrimizi anlatan yazıyı şimdilik sonraya bırakmıştık.

Bu yazı için bkz:  http://www.musikidergisi.net/?p=177
Musiki Dergisi




Hoşgeldiniz